26 Temmuz 2011 Salı

Yaz Ayları

Endüstriyelleşen futbolda herkes biliyor ki artık moda olan dünya devi kulüplerin yaz aylarında maçlarını Asya'da veya Amerika'da oynaması. Maksat globalleşen pazarlarda tanıtımdan geri kalmamak, büyük kulüplerin markalarını dünyanın her ucuna yaymak. Zaten bu akım bize de 2002 yılında Dünya Kupasını Güney Kore ve Japonya'da oynadığımızda ucundan dokunmuştu. O turnuvayı izleyen herkes hatırlar, Şenol Güneş ilk 11'de Hakan Şükür'ü oynattıkça Hakan saç baş yoldururdu. Ne zaman İlhan Mansız oyuna girse biz Türkler Hakan'dan kurtulduk diye, Asyalılar ise hayranı oldukları "İmansız" oyuna girdiği için sevinirdi. Kendisine gösterilen bu ilgi İlhan'ın Japonya'dan Vissel Kobe takımına transferine kadar ilerledi, ancak orada da hemen sakatlandı ve sevdiğimiz İmansız'ı bir daha eski formuyla izleyemedik.


İlhan Mansız bu yönüyle bizim David Beckham'ımız olmuştur aslında. Asyalılar futbolla yine bu dönemlerde Beckham hayranlığıyla tanışmıştır ve futbol en çok izledikleri sporlardan biri haline gelmiştir. (Sahi Asya'da en çok hangi spor izlenir? Masa tenisi, dövüş sanatları?) Son yıllarda bu global futbol akımından en çok nasibini alan ülke ise Amerika oldu. İnsanı yalnızca bir Dünya Kupası'ndan diğerine futbol izleyen bu ülkeye bu akımı başlatan takımlardan biri de zaten Beckham'ın 2003 yılına kadar oynadığı Manchester United'dır. Giderek büyüyen ilgiye önce yine Beckham'ın LA Galaxy'e astronomik bir ücretle transferi, ardından Thierry Henry ve son olarak 2010 Dünya Kupası'nda gelen başarı eklendi. Amerika grubunu İngiltere'nin önünde birinci bitirse de, bir üst turda Gana'ya uzatmalarda elendi. Teknik seviyeleri düşük olmasına rağmen yorulmak bilmeyen futbolcuları ortaya koydukları mücadeleyle "Acaba bu Amerikalılar bu oyunu sonunda çözdü mü?" sorusunu akıllara getirdi ve alkış topladı. Şimdilerde ise Manchester City, Manchester United, Real Madrid, Barcelona gibi bir çok dünya devi yaz aylarında her sene Amerika'ya uğruyor.

İki gün önce oynanan Manchester City - LA Galaxy maçında iflah olmaz yıldız Mario Balotelli, yaptığı gereksiz hareketle hem taraftarları hem de Mancini'yi delirtti. Delirtti delirtmesine, ama daha sonra yaptığı hareket ise Balotelli'nin karakterini gösteren komik bir durum. Yüzde 200 haksız olduğu yerde Mancini'ye kendisini oyundan aldığı için kızması yetmiyormuş gibi arkasını dönüp dinlemeden çekip gitmesi hangi akla uyar ben çözemedim. Direk soyunma odasına giden Balotelli ikinci yarıda da soyunma odasından çıkmamış, olayı ise siz izleyin:


Bir diğer olay ise aynı gün oynanan Real Madrid - Philadelphia Union maçından. Futbol oyunlarına gelince PES'in adını duymamış, yıllardır FIFA oynayan bu ülkenin insanı da heralde futbolu aynı FIFA gibi oynuyor. Philadelphia'lı Michael Farfan, kaleciyi ceza sahası çizgisinden avlamış, aynı FIFA oyunlarındakine benzer güzel bir gol atmış.


Aynı maç içinde biri Mesut'tan olmak üzere ilk 10 dakikada 2 gol yiyen Philadelphia kalecisi efsanemiz Mondragon'a ve ibretlik Philadelphia savunmasına da selamlar olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder