27 Temmuz 2011 Çarşamba

Yardımcıya Baktı Golü Verdi

Maç izlerken eğer topun çizgiyi geçip geçmediğini kestiremezsek spikerlerden bu sözü duyana kadar yüreğimiz hoplar. İyi de olsa kötü de olsa herkes sonucu ister. Ama tribündeki kimse de çoğunlukla televizyon başına geçmeden emin olamaz.

Kale çizgisi teknoloji son günlerde Premier Lig'den gelen açıklamayla yine gündeme geldi. Zaten 2010 Dünya Kupası için de tartışılıyordu, o turnuva için FIFA'nın reddi ülkeleri ikiye böldü. Yine de Premier Lig yetkilileri 2012-2013 sezonunda teknolojiyi hayata geçireceklerini açıkladı, zaten bu teknolojide öncülük yapan ülkenin geçen yaz Dünya Kupası'nda canı en çok yanan ülke olması şaşırtıcı değil. İzleyenler hatırlar, Almanya karşısında son 16 maçında İngiltere 2-1 gerideyken Lampard'ın uzaktan şutu çizgiyi geçmişti ama hakem golü vermemişti. Skor 2-2 olacakken İngiltere maçı 4-1 kaybedince olay büyük tepki toplamıştı. Bu yaz ise Arsenal, düzenleyeceği Emirates Cup hazırlık turnuvasında bu teknolojiyi deneme amaçlı kullanmak istedi, ancak FIFA'dan yine ret kararı geldi.


Önce belirtmek lazım, genellikle bu tip pozisyonlarda karar bu kadar bariz olmaz. Çoğu zaman topun ya tamamı çizgiyi geçmez, ya da topun tamamı çizgiyi ucundan geçer, kıyamet de bundan kopar. Kimi zaman televizyondan izledikten sonra bile kararı verilemeyen ve haftalarca tartışılan pozisyonları da Türkiye'de yaşadık. Bence otoritelerin bile televizyon başında tartışıp karar veremediği, hakemlerin gözünde ise bir anda olup biten pozisyonun kararını hakemin 5, bilemedin 10 saniye içinde vermesini beklemek biraz insafsızlık. Orta hakemin çaresizce yan hakeme bakması, yan hakemin de aynı şekilde karşılık vermesi bence sadece sorumluluğu gereksizce o iki hakemin üzerine yıkmak. Blatter'in söyledikleri bir yere kadar doğru belki, insan hataları bu oyunun bir parçası ve teknoloji futbolu doğasından uzaklaştırır. Ancak oyunun kaderini bu denli etkileyen kararları teknoloji yardımıyla kesin ve net bir şekilde vermek varken, insana ve yapabileceği hatalara bırakmak yanlış bir seçim. Ne kadar bu duruma oyunun veya kaderin cilvesi, insan doğası desek de bu durumlarda verilecek yanlış kararlar gol yiyeni geçtim, gol atanın bile sevincine az da olsa bir gölge düşürür.

Futbol, siyahla beyazın bu anlamda ayırılabileceği bir yerde teknolojiyi kullanmayan tek büyük spor belki de. NBA'de hakemler verdikleri 3 sayı veya 2 sayı kararını daha sonra kameradan izleyerek değiştirebiliyor, teniste oyuncular hakemin verdiği karara itiraz edip şahin gözü teknolojisiyle topun tam olarak düştüğü yeri görebiliyor. NFL'de karara itiraz durumunda veya hakemler kararsız kaldıklarında Booth Review dedikleri, temelinde pozisyonu televizyondan izleme olan yönteme başvurabiliyor. Buz hokeyi ligi NHL'de ise bahsettiğim teknoloji, kalenin üst direğinin iç kısmına yerleştirilen bir kamerayla futboldaki amacıyla birebir örtüşecek şekilde kullanılıyor. Tüm bu teknolojiler, oyunun doğasını bozmaktan ziyade doğru kararın verilmesinde yardımcı oluyor ve hak yerini bulunca da kimse itiraz edemiyor tabi.

Aynı şekilde teknolojinin kullanımı yerine tercih edilen bir diğer yöntem futbol maçlarında 4 yerine 6 hakemin görev yapmasıydı. Aut çizgisinde görev yapması gereken fazladan iki hakem, penaltı gibi kararların verilmesinde orta hakeme yardımcı olacaktı. Bu insan doğasından canı yanan da malesef biz olduk, Ali Sami Yen'de oynanan Galatasaray - Atletico Madrid UEFA Kupası maçında çizgi hakemi ceza sahasında gözünün önünde olan elle oynamayı görmedi, penaltıyı vermedi. Art niyet olsun ya da olmasın, maçın kaderine direkt olarak etki eden bir pozisyon olması oyunun keyfini kaçırmıştı izlerken açıkçası.

Teknolojinin aslında bu yazının konusundan uzak ama bir diğer kullanımı da kamera görüntülerini diğer kararlar için de kullanmak. Yine bahsettiğim diğer sporların çoğunda olan bir teknoloji, biz de aslında yine 2010 Dünya Kupası'nda bir nevi tanışmıştık. Arjantin - Meksika maçında Tevez'in attığı ve bariz ofsayt olan golü izleyenler hatırlar:



İlginç olan ise, turnuvanın 95.000 kişilik en büyük stadı Soccer City'de oynanan maçtaki o gol, daha sonra stadın dev ekranına yansımıştı. Golün bariz ofsayt olduğunu gören seyirci tepkisini koymuştu koymasına ama, esas önemli olan hakemin tepkisiydi. Verdiği golü ekranda gören hakem, Meksikalı futbolcuların da itirazları sonrası oyunu yaklaşık 1 dakika duraklatmış ve kararını gözden geçirmişti.

Tabiki verdiği gol kararının yanlışlığını stad ekranında görünce golü iptal etmek diye bir FIFA kuralının olduğunu sanmıyorum, o gol de iptal edilmemişti zaten. Keşke olsaydı da, maçtan sonra ilk goldeki ofsayt pozisyonu yerine maç boyunca Arjantin'in sergilediği güzel oyun konuşulsaydı.

Anlattığım sebeplerden dolayı bence futbolda bu tarz kararlarda teknolojiden yararlanmanın hiçbir sakıncası yok. Hakemlerden bütün pozisyonlarda görüntülere başvurmasını istemiyoruz tabiki, bu oyunu hem yavaşlatır hem de hakemlere zaten gerek kalmaz. Ama bahsettiğim tarzda pozisyonlar zaten gri bölgelerin olmadığı, siyahla beyazı ayırt edebileceğimiz pozisyonlar. Ofsayt mı, top çizgiyi geçti mi geçmedi mi gibi tartışmalarda görüntülere başvurmak olası yanlış kararların da anında düzeltilmesini sağlayabilir. Böylece özellikle Türkiye'de sıkça yaşanan hakem karalama kampanyalarının da bir nevi önüne geçilebilir.

Neyse ki dün gelen haberler gösteriyor ki, teknoloji düşmanı inatçı Sepp Blatter bile artık kale çizgisi teknolojisine sıcak bakıyor, en azından kale çizgisi teknolojisinin kullanımına bir veya iki sene içinde başlanacağının müjdesini vermiş kendisi. Devamını bekliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder